20 Ocak 2017 Cuma

İnstastory ile 2.komite

2.komiteye çalışırken bolca instastory'e hikaye eklemiştim. Çoğunu 'anısı kalsın' düşüncesi ile telefonuma kaydetmiştim. Geçenlerde bunları toplu halde bloglarında yayımlayan bloggerlar görünce, aa ben de yapabilirim dedim ve işte buradayım. Bakalım 2.komiteye nasıl çalışmışım?
Geçen sene aldığım -hayır, aşık olup aldığım- deftere hangi kalemimle yazacağıma karar veremeyince önce denedim. Böylelikle kağıtta nasıl durduklarını gördüm falan filan. Kırtasiye sevmek -hayır, aşık olmak- böyle bir şey sanırım.

Son zamanlarda okuduğum en en en en güzel kitaplardan Sibel Eraslan'ın Balık ve Tango'su. Hele içinde bir hikaye vardı sanki kalbimi deşti. Hakiki manada o kadar etkide ki beni kalbimin bir parçasını o sayfalarda bıraktım sanırım. Durup dururken aklıma geliyor ve hüzünleniveriyorum. Okul kütüphanesinden -KAMU SPOTU: okul kütüphanelerini kullanın- aldığım için altını çizemedim ama en yakın zamanda satın alıp tekrar okumak istiyorum.

Yine bir depresyon eşiği... Sınıfta kalmış olma gerçeği özellikle sınav zamanları çok acıtıcı ve incitici olabiliyor.
Son hafta cidden güzel çalışmıştım. Bu da o anlardan. 
Bu yol nereye gider bilmem ama yürüyorum işteYüzüme vuruyor arada fırtınası korkuyorum ne var
Telefona bakmanın bende oluşturduğu olumsuzluklar hakkında bi' makale yazabilirim ama bakma o zaman derseniz yapamam. Yaşasın -mı?- iradesizlik(!)

Bir gün yine slayt fotoğraflarını sıralarken can çekişiyordum. -_-
Kalemimden çiçekler çıkmasını tercih ederdim tabi ki, sayfalarca tıbbi biyoloji notu yerine.
Detaylar detaylar detaylar ve evet pek çok detay.
Biyokimya pratik sınavına hazırlanıyordum. İçimde güzel günlerin geleceğine dair bir türkü...
Yine biyokimya pratiğinden. Burada dile getirmek istemezdim ama sanırım bazen mühendislik okuyanlara haddinden fazla özeniyorum.
 Ders çalışırken dinleyecek müzikler bulmaya -keşfetmeye- bayılıyorum. Yine onlardan biri. Belki ders çalışırken dinlediğim sözsüz ya da sözü dikkati bozmayan müzikleri bir yazıda toplarım. Hmm nasıl olur? Evet diyenler ^^ 
Çok basit ama tadı enfes bir kahve. Önce bardağımıza veya kupamıza birazcık muzlu süt ilave ediyoruz. (Kaynatmamıza ya da ısıtmamıza gerek yok) Üzerine istediğimiz kadar granül kahve ve kaynar su. Ba- yı-lı-yor-um. Herkes denemeli. <3
Büyümeyi sevmediğimi pek çok kez dile getirmiştim. Öyle işte. Davranış Bilimleri slaytından.
Ya da dağınığım bilemedim.
Çay içmeyi zaten severdim ama şu aralar daha çok seviyorum. Çay getiren arkadaşlarımı da çok seviyorum.
Yine çalışmakla başlayan bir gün. (Kırık kalp emojisi)
Zorladım. </3
Ve son. Yine çay. Canım çay. Çıkmışlara da bakıldı. -tik- 
Yarın da sınav varmış.
Yani o günün yarını.
Geçmişin.
Geçmişim.
Tüm anlarıyla benim.
İyi ki benim.

*Yine bir yazının sonunu kendinizi sevin'e bağladım ya... Neyse öyle sevin kendinizi. Ben de çok seviyorum sayılmam ama en azından nefret etmiyorum artık. Hepimize kendimizi sevmeli günler.